Biliyorum yirmi bir saatlik uçuş için “yorucu değildi” demek kulağa pek
inandırıcı gelmeyecektir ama bu süreçte arada aktarma yapıldığından bir sonraki
uçuş saatinize bağlı olarak biraz dinlenme şansınız oluyor. (Heyecanla
ziyaretimize beklediğimiz aile büyükleri ve arkadaşlarımız bu açıklama
özellikle size, gerçekten göründüğü kadar zor değil :))
Elbette daha uzun süreli olup birden fazla aktarma yapılarak
gerçekleştirilen uçuşlar da mevcut ve bunlar çoğunlukla daha uygun fiyatlı
oluyor ama biz iki haftalık çılgın temponun ardından ekstradan on saat daha
yolculuk süresini göze alabilecek durumda değildik ve bu yüzden Qatar
Havayolları’nın Doha aktarmalı uçuşunu seçtik.
Avustralya yolculuğunuzu şanslıysanız Cemal gibi çoğunlukla uyuyarak, değilseniz benim
gibi peş peşe film izleyip sürekli birşeyler atıştırarak bir şekilde
geçirebilirsiniz. Yani öyle çok da gözünüzde büyütülecek birşey değil. Ayrıca uçaktan
indiğiniz andan itibaren karşılaşacağınız şeylerin hayalini kurmak da vakti
kısaltmaya en az seyrettiğiniz filmler kadar yardım ediyor. Sonuçta günlerin,
haftaların ve hatta ayların koşturmacasını artık geride bırakmış ve uçağın yol
aldığı her kilometreyle birlikte yeni hayatınıza doğru geri sayarken, düşüncelerinizle
baş başa kalma fırsatı bulmuş oluyorsunuz.
Avustralya’ya gelmeden önce, hem okuduğumuz yazılardan hem de konuyla
ilgili danıştığımız arkadaşların deneyimlerinden yola çıkarak yanımıza
gümrükten geçişte sıkıntı yaratabilecek hiçbir şey almadık ve bu sayede
pasaport ve gümrük kontrolünde fazla oyalanmadık. Uçakta, yanınızda
getirdiğiniz paradan yiyeceğe, yiyeceklerin içindeki maddelerden ilaç
çeşitlerine ve hatta ahşaptan yapılma bir eşyanızın olup olmadığına kadar her
şeyin en ince detayıyla sorgulandığı bir deklare formu doldurmanız ve
bunu pasaport kontrolünden sonra gümrükteki polis memuruna göstermeniz
gerekiyor. Sorulara dürüstçe cevap verdiyseniz ve gerekli şeyleri deklare
ettiyseniz sorun yaşamanız düşük olasılık; çünkü bu ülkede dürüstlük, insana
saygı ve güven ilkeleri ön planda. Dolayısıyla kendi deneyimimize bakarak
diyebiliriz ki formu doldurduktan sonra ne öyle büyük bir sorgu sual ne asık
suratlı gümrük görevlileriyle karşılaştık. İnternette yazan her şeye aldanmamak
lazım, çoğu şehir efsanesi çıkabiliyor...
Bizi karşılamaya Cemal'in kuzeni geleceği için, şehre ulaşım konusunu hiç
araştırmamıştık ama sonradan gördük ki Sky Bus denilen otobüsler havaalanı ile
belirli hatlar arasında hizmet veriyormuş. Detaylara https://www.skybus.com.au sitesinden ulaşabileceğiniz bu otobüsler
sizi taksi veya Uber’e kıyasla çok daha uygun fiyatlara (otobüs tek yön 18-20
AUD, Uber 60-70 AUD) şehir merkezine ya da St. Kilda, Frankston gibi farklı
birkaç lokasyona daha götürebilir.
St. Kilda sahil yolu |
Melbourne’e vardığımızda yerel saatle akşam altı olduğu ve Türkiye’nin
aksine kış mevsimine geldiğimiz için etraf karanlıktı. Şehre ilişkin ilk
izlenimlerimiz bu nedenle ertesi güne kalacaktı. Cemal'in kuzeni sağolsun bizim için
her şeyi düşünmüş, içi birkaç günlük yiyecekle dolu bir çanta hazırlamıştı.
Ayrıca toplu taşımada kullanılan Myki kartları almış ve bir de yedek cep
telefonu vermişti ki sonraki günlerde banka hesabı açtırırken ve ev ararken
epey yararını gördük. Myki tramvay, tren ve otobüslerin hepsinde geçen,
haftalık ve aylık olarak da doldurabileceğiniz İstanbulkart benzeri bir kart.
Tren ve tramvay duraklarının çoğunda elektronik dolum makineleri mevcut ve
ayrıca şehrin bir çok yerinde bulunan 7-Eleven marketlerinden hem kart temin
edebilir hem de dolumunu gerçekleştirebilirsiniz. Ulaşım sistemine ve Myki’ye
ilişkin detaylı bilgi için https://www.ptv.vic.gov.au sitesini kullanabilirsiniz.
Biz kalacak yerimizi gelmeden yaklaşık bir hafta önce AirBnB üzerinden
ayarlamış ve dokuz günlüğüne bir ev tutmuştuk. Kiralık ev arayışı tahmin
ettiğimizden daha uzun bir zaman aldığı ve kaldığımız evin bizden sonraki
tarihe rezervasyonu olduğu için, bu sürenin sonunda başka bir yer bulmamız gerekti.
Önceki tatillerimizde AirBnB kullanıp memnun kaldığımız için yeni evi de yine
aynı siteden bulsak da burada insanlar oda kiralama ve paylaşımlı evler gibi
farklı alternatifler de tercih edebiliyorlar. Ev kiraları en büyük masraf
kalemlerinden biri ve bütçeye göre ev bulmak başlangıçta biraz zor. Biz
Türkiye’deki yoğun ve yorucu geçen iki haftadan sonra burada da yaklaşık on
günden fazla sabahtan akşama kadar ev aradık ve inanın çok yorulduk. Bu yüzden
imkanınız varsa gelmeden önce en az bir ay konaklayabileceğiniz bir yer
ayarlayın. Öteki türlü, “Onca zorluğu, işi gücü halledip dünyanın bir ucuna
geldik ama başımızı sokacak bir ev bulamıyoruz; sokakta kalmasak bari.” gibi düşünceler
içinizi kemirebilir.
Geçici konaklama için www.gumtree.com.au ; www.airbnb.com.au gibi sitelere göz atabilirsiniz.
Özellikle Gumtree’de hem kiralık oda hem paylaşımlı ev ilanları bulabilir hem
de kira kontratını vaktinden önce bozmak zorunda kalan kişilerle iletişime
geçebilirsiniz; üstelik eşyalı ev bulma şansınız da daha yüksek olur.
Gelelim en az iş arama kadar emek gerektiren ve kendine özgü kriterleri
olan ev bulma meselesinin detaylarına! Doğrusu gelmeden önce az çok bilgi
sahibi olsak da, Avustralya’da şimdiye dek size en tuhaf gelen uygulama ne diye
sorsanız cevabımız kesinlikle ev kiralama süreci olur. Türkiye’de internetten
kiralık daire ilanlarına bakıp bir emlakçıya gittiğinizde, portföylerindeki her
evi göstermeye ve müşteriyi bağlamaya can atıyorlar öyle değil mi? Pekala
burada işler çok farklı yürüyor. Burada ev sahipleri kral; evlerinin size layık
olup olmadığına karar verebilmeleri için, tıpkı iş ararken olduğu gibi onlarca
aday arasından sıyrılmanız ve sunduğunuz belgelerle kendinizi onlara
beğendirmeniz gerekiyor. Üstelik bunun için göbeğiniz çatlayıncaya kadar
uğraşıyorsunuz. Sabahtan akşama, günler boyu sürecek çılgın bir maratona hazır
olun :)
Sistem şöyle işliyor efendim; öncelikle www.realestate.com.au sitesinden veya emlak ofislerinin kendi sitelerinden evleri inceliyorsunuz
ve gezmek istediğiniz her ev için online randevu başvurusu yapıyorsunuz yani “inspection
appointment” alıyorsunuz. Eee bu kadar mı? Ne varmış ki bunda? dediğinizi duyar
gibiyim ama durun daha bitmedi! Randevu talebinize karşılık onay emailleri
alıyorsunuz ve kimi zaman da telefonunuza ayrıca mesaj geliyor. Tamam, ne güzel
işte! Adamlar her işi düzgün yapıyorlar öyle değil mi? Peki başvuru yaptığınız
bu evler için haftanın yalnızca belirli günlerinde (ki çoğunlukla haftada bir
gün) ve sadece 15 dakikalık belirli bir zaman diliminde evleri görme şansınız
var desem ne dersiniz? Hatta bir evi aynı anda yirmi adayla birden gezdiğinizi
ve o adaylardan bir kısmının daha evden ayrılmadan evi kiralamak için başvuru
yaptığını söylesem ? Yani şöyle düşünün, Pazar akşamı baktığınız bir ilandaki o
çok beğendiğiniz evi ancak Perşembe günü saat 16:00-16:15 arasında, aynı ilanı
gözüne kestirmiş diğer insanlarla birlikte gezebileceksiniz. Ayrıca kimi durumlarda
son dakika sürprizlerine de hazırlıklı olun çünkü siz yola çıkmaya
hazırlanırken, her nasılsa bir anda evin tutulduğuna dair kısa mesaj gönderip
inspection iptalini haber verebiliyorlar.
Bu arada emlakçılar işlerini o kadar düzgün ve kurallara uygun yapıyorlar
ki sadece bir dakikalık gecikme yüzünden evi göremeyip kapıda kaldığımız
zamanları da biliriz. :) Başlangıçta yaklaşık beş gün bütün evleri
birlikte gezsek de ilerleyen zamanlarda Cemal’le haftalık takvim yapıp, evlerin
birbirlerine olan yakınlıklarına göre rota çizmeye çalışarak iki koldan arayışa
geçmiştik biz. Hatta hiç unutmam, yalnız inspection yapacağım ilk gün sabahın
dokuz buçuğunda biten telefon şarjımla birlikte, elimde bir kağıda yarım
yamalak not alınmış beş tane ev adresiyle kalakalmıştım ve kolumda inspection
saatlerini takip edebileceğim bir saat bile yoktu! Neyse ki evler birbirine çok
uzak değildi de birkaç kez tramvaya binmek ve içgüdüsel olarak yön bulmaya
çalışmak suretiyle bir şekilde günü kurtarmıştım. En güzeli de adresten tam
emin olamasam bile, gittiğim yerin kapısında meraklı gözlerle sağa sola bakınan
birkaç kişiyi gördüğümde doğru eve geldiğimi anlayabiliyordum.
Emlakçıların çok iyi yaptığı başka bir iş de evin fotoğraflarıyla oynamak.
İlanda evin fotoğraftakinden biraz farklı (just slightly different)
olabileceğine dair bir uyarı gördüğünüzde o fotoğraflardaki deniz manzaralı
evin apartman boşluğuna bakabileceğini aklınızda bulundurun.
Tabii sadece zor yanlarından bahsetmek olmaz, bu sürecin bize kazandırdığı
şeyler de var. Mesela on günde neredeyse kullanmadığımız tramvay ve tren hattı
kalmadığından, toplu taşıma ve ulaşım sistemini çözmek çok kolay oldu. Otobüs
saatlerine pek güvenilmeyeceğini bizzat deneyimleyerek anladık. Yine aynı
şekilde bir çok bölgeyi az çok tanıma şansı edindik, hangi semtte ne tarz
yerleşim yerleri ve restaurantlar olduğunu keşfettik. Sonra gün içinde
kilometrelerce yol yürüdüğümüzden, kendimizi yorgun ama sağlıklı hissettik.
Gezmeye harcayacak hiç zamanımız olmadığından, bu süreçte paramız cebimize
kaldı. :)
Ev arama maratonu boyunca mola mekanlarımız genellikle şehrin güzel parkları oldu- Catani Gardens |
Albert Park'tan bir kare |
Neticede Avustralya'ya ayak basmamızın on beşinci gününde tam da gönlümüze göre bir ev bulmayı başardık. Bizce işin sırrı başvuruyu yaparken gerçekten de bir iş başvurusu yapar gibi özenmekten geçiyor. Arka arkaya birkaç kez reddi yedikten sonra Cemal aşırı özenli bir Cover Letter yazdı ve evraklar arasına CV'sini ekledi! Bir de sırf ev sahibinin gözüne girebilmek için altı aylık kirayı peşin verebileceğimizi söyledik ama neyse ki isteyen olmadı :) Bu ufak taktik değişikliğinin ardından, aynı gün içinde başvurduğumuz dört evden birden kabul aldığımızı öğrendiğimizde artık kral olma sırası bizdeydi! İçimize en çok sinen evi seçip işlemleri başlattık.
Yeni semtimiz - Middle Park |
Artık İstanbul'dakine kıyasla çok daha küçük ama bu sayede içini IKEA'dan kolaylıkla döşeyebildiğimiz, hem sahilin dibinde hem şehrin en güzel parklarından birine yürüme mesafesinde bir evde oturuyoruz.
Middle Park Beach |
Ev bulmak, iş aramak kadar olmasa da yorucu ve zaman alan bir süreç gördüğünüz gibi. Avustralya'ya gelmeden önce enerjinizi biriktirin burada lazım olacak demiş miydim ? :)
Spinomenal Casino Site » 2021 Review & €1000 Bonus
YanıtlaSilSpinomenal Casino is a highly regarded online casino, offering a great selection 카지노사이트luckclub of games and plenty of bonuses. The site is regulated by Curacao